Değer Paradoksu Nedir?
Değer Paradoksu
Değer paradoksu, kullanım değeri yüksek olan bir malın (su gibi) değişim değerinin az olmasına karşılık, kullanım değeri düşük olan bir malın (elmas gibi) değişim değerinin çok yüksek olması durumudur. Bu durum, iktisat tarihinin en eski ve en ilginç sorunlarından biridir. Değer paradoksu, ilk olarak 18. yüzyılda iktisadın kurucusu sayılan Adam Smith tarafından Milletlerin Zenginliği adlı kitabında ortaya atılmıştır. Smith, bir malın toplam faydasını kullanım değeri, bir malın diğer malları satın alma gücüne ise değişim değeri diye tanımlamıştır. Smith ve izleyicilerine göre, bir malın kullanım değerinin değişim değerini belirlemesi ve dolayısıyla da kullanım değeri yüksek olan malların değişim değerlerinin de yüksek olması gerekir. Ancak gerçek hayatta bu durumun böyle olmadığı görülmektedir.✅ Finans Neyi İfade Eder? ➤
Smith, su ile elmas arasındaki paradoksal ilişkiyi şöyle açıklamıştır: "Su, hayatımız için elmaslardan çok daha gerekli olduğu halde, suyun hiçbir değişim değeri yoktur veya çok azdır; elmasların ise çok büyük bir değişim değeri vardır; ama hayatımız için hiçbir gerekleri yoktur." Smith, bu paradoksun nedenini açıklamakta zorlanmış ve bunun doğanın bir sırrı olduğunu söylemiştir. Smith'ten sonra gelen klasik iktisatçılar da bu sorunu çözemediler ve değer teorilerini emek-değer teorisi üzerine kurmaya çalıştılar. Ancak emek-değer teorisi de pek çok sorunla karşılaştı ve tatmin edici bir açıklama sunamadı.
Değer paradoksunun çözümü, 19. yüzyılın sonlarında marjinalist devrim olarak adlandırılan yeni bir iktisat akımıyla geldi. Marjinalistler, bir malın değişim değerinin toplam faydası tarafından değil, marjinal faydası tarafından belirlendiğini savundular. Marjinal fayda, bir malın son biriminin sağladığı ekstra faydadır. Marjinalistlere göre, tüketiciler malları marjinal faydalarına göre satın alır ve marjinal faydalar eşitlenene kadar tüketim yaparlar. Bu durumda, suyun marjinal faydası elmasın marjinal faydasından daha düşük olacaktır. Çünkü su bol miktarda bulunur ve tüketimi doygunluğa ulaşırken elmas kıt ve lüks bir maldır ve tüketimi doygunluğa ulaşmaz. Dolayısıyla suyun değişim değeri elmasın değişim değerinden daha düşük olur.
Marjinalistlerin açıklaması, değer paradoksunu çözmekle kalmadı, aynı zamanda iktisadın temel kavramlarını da yeniden tanımladı. Marjinalistler, fiyatların arz ve talep tarafından belirlendiğini, arz ve talebin ise marjinal maliyet ve marjinal faydaya bağlı olduğunu gösterdiler. Böylece iktisat bilimi daha mikroanalitik ve matematiksel bir yönteme kavuştu.
Bu paradoksun çözümü ise marjinal fayda kavramı ile sağlanmıştır. Marjinal fayda, tüketiciye son birim malın sağladığı faydadır. Marjinal fayda, tüketilen mal miktarı arttıkça azalır. Yani tüketici aynı maldan ne kadar çok tüketirse o kadar az fayda sağlar. Bu nedenle tüketici, marjinal faydası eşit olan malları eşit miktarda tüketmeye çalışır. Su gibi bol bulunan ve hayati önem taşıyan bir malın marjinal faydası düşüktür. Elmas gibi kıt bulunan ve lüks tüketim amacıyla alınan bir malın marjinal faydası ise yüksektir. Dolayısıyla suyun değişim değeri elmasa göre daha düşük olur. Bir malın değişim değeri toplam faydası tarafından değil marjinal faydası tarafından belirlenir .
Değer paradoksu, iktisat teorisinin gelişmesine katkı sağlamış ve arz-talep dengesinin anlaşılmasına yardımcı olmuştur. Değer paradoksu aynı zamanda insanların tercihlerinin rasyonel olmadığını da göstermektedir. İnsanlar sadece ihtiyaç duydukları malları değil aynı zamanda istedikleri malları da satın almak isterler. Bu nedenle piyasada fiyatlar sadece maliyetlere veya faydalara göre belirlenmez. Aynı zamanda psikolojik faktörler, beklentiler, modalar ve alışkanlıklar da fiyatları etkiler.
Yorumlar